Tıpta Yenilikçi Yaklaşımlar Dergisi
Abbreviation: JIAM | ISSN (Online): 2757-7589 | DOI: 10.29329/jiam

Cilt 2 Sayı 2 (Aralık 2021)

Sayı Bilgileri

Sayı Bilgileri | Tıpta Yenilikçi Yaklaşımlar Dergisi Cil. 2 (2)
Issue Informartion

ss. i - vi   |  DOI: 10.29329/jiam.2021.411

Özet

Anahtar Kelimeler:

Orjinal Araştırma Makaleleri

Orjinal Araştırma Makalesi | Tıpta Yenilikçi Yaklaşımlar Dergisi Cil. 2 (2)
Retrospective Evaluation of the Gubernacular Tract in Impacted/Unerupted Teeth with Cone-Beam Computed Tomography

Mehmet Uğurlu, Münevver Kılıç, Sevcihan Günen Yılmaz, Hande Sağlam & Elif Bilgir

ss. 29 - 37   |  DOI: 10.29329/jiam.2021.411.1

Özet

Aim: Gubernaculum dentis guides the tooth eruption. This formation, which disappears after teething, continues to exist in impacted teeth. This study aimed to evaluate the gubernacular tract in patients with impacted/unerupted teeth who had previously received Cone-beam Computed Tomography (CBCT) for a variety of reasons.

Material and Methods: In this study, the presence and characteristics of the gubernacular tract were evaluated according to age, gender, tooth groups, root development stages and positions of the teeth. 231 patients were included in this study. A total of 431 teeth were evaluated and the mean age of the patients was 28.0±0.90. Impacted teeth were classified according to their location. The presence and features of the gubernacular tract were evaluated using CBCT.

Results: In the study, the presence of gubernacular tract was most common in canines. The mesioangular and vertical position of impacted teeth exhibited higher gubernacular tract presence, and these data were statistically significant. (P<0.05)

Conclusion: This study stated that the frequency of incidence in the tooth groups was evaluated separately, it was determined that the incidence in canine teeth was significantly higher. Characteristics gubernacular tract such as no change, obliteration or contraction are more common in impacted teeth in vertical and mesioangular positions. This process may affect the impact of permanent teeth, but more studies with clinical follow-up are needed to reach definitive conclusions.

Anahtar Kelimeler: Gubernacular Tract, CBCT, Impacted Teeth, Unerupted Teeth

Derleme Makaleleri

Derleme Makalesi | Tıpta Yenilikçi Yaklaşımlar Dergisi Cil. 2 (2)
İlaca Bağlı Olarak Çene Kemiklerinde Görülen Osteonekroz (MRONJ)

Zeynep Büşra Düzenli, Hasan Onur Şimşek & Burcu Gürsoytrak

ss. 38 - 47   |  DOI: 10.29329/jiam.2021.411.2

Özet

Bifosfonatlar kemik metastazı ile tümör ve hiperkalsemi vakalarında yaşam standartlarını geliştirmek açısından kullanılan ilaçlardır. Bu ilaçlar için en tehlikeli yan etki olarak da osteonekroza sebebiyet verme riskinden bahsedilebilir. Bifosfonata bağlı olarak oluşan bu osteonekroz, ilk olarak 2002 yılında Marx ve Stern tarafından bifosfonat kullanan hastaların bir kısmında ağız içinde ortaya çıkan, iyileşmeyen, üstü mukoza ile örtülü olmayan ekspoze osteonekrotik kemik alanlarının varlığını farketmeleri ile teşhis edilmiştir.Bifosfonatların kullanımına bağlı olarak çene kemiklerinde görülen bu osteonekroz ‘Bisphosphonate-Related Osteonecrosis of the Jaw’ kelimelerinin baş harflerinin birleştirilmesinden oluşan BRONJ terimi olarak literatüre geçmiştir. Ancak yıllar içinde bu konuda hasta üzerinde yapılan çalışma ve araştırmalar artmış olup bu çeşit bir osteonekroza sadece bifosfonat türevi ilaçların değil; RANKL inhibitörü olan denosumab gibi kemoterapötik ilaçlar ve türevlerinin de sebep olduğu ortaya konmuştur. 2014 yılında ‘’Amerikan Oral ve Maksillofasiyal Cerrahi Derneği’’ (‘‘American Association of Oral and Maxillofacial Surgeons (AAOMS)’’) terimsel olarak değişikliğe gidilmesi gerekliliği nedeniyle ilaca bağlı olarak çene kemiklerinde görülen osteonekroz manasına gelen ‘’Medication-Related Osteonecrosis of the Jaw(MRONJ)’’ olarak terimi güncellemiştir. Günümüzde MRONJ ile ilgili çalışmalar yoğun bir şekilde tüm dünyada devam etmektedir.

Anahtar Kelimeler: Bifosfonatlar, Maksilla, Mandibula

Derleme Makalesi | Tıpta Yenilikçi Yaklaşımlar Dergisi Cil. 2 (2)
Deneysel Modellerde İlaca Bağlı Hepatotoksisite

Tuğba Çelik Samancı

ss. 48 - 64   |  DOI: 10.29329/jiam.2021.411.3

Özet

İlaca bağlı karaciğer hasarı (DILI), genellikle çeşitli ilaçların veya diyet takviye ürünlerinin toksik dozlarına maruz kalındığında meydana gelen karaciğer hasarıdır. DILI, akut karaciğer yetmezliğinin en önemli nedenlerinden biri kabul edilmektedir. Günümüzde yeni ilaçların piyasaya sürülmesi ve diyet takviyelerindeki artış DILI yaygınlığını arttırmaktadır. DILI asetominofen, karbontetraklorür, çeşitli ilaçlar ve ksenobiyotikleri içeren bazı ilaçların toksik dozlarına maruz kalınmasıyla intrinsik DILI olarak ortaya çıkabildiği gibi, yaygın kullanılan ilaçların kullanımı sonrası öngörülemeyen şekilde de idiyosenkratik DILI olarak meydana gelebilmektedir. Özellikle idiyosenkratik DILI‘yi içeren mekanizma tam olarak aydınlatılamadığından DILI araştırmalarında deneysel modeller büyük önem arz etmektedir. Ayrıca DILI’nın başlangıcını, ilerlemesini ve geri döndürülebilirliğini yansıtan deneysel modellerin geliştirilmesi daha iyi ve daha güvenli ilaçların üretimine ve kullanımına büyük katkı sağlayacaktır. Yeni önlenebilir hücre kültürü model sistemlerinin üretimine rağmen, deneysel hayvan modelleri klinik öncesi araştırmaların kaçınılmaz bir parçasıdır. İntrinsik DILI hayvan modelleri teknik açıdan basitçe uygulanabilen modellerdir. İdiyosenkratik DILI doz bağımsız ve öngörülemeyen şekilde meydana geldiğinden mekanizması tam anlamıyla aydınlatılamamıştır. Bu nedenle idiyosenkratik DILI deneysel modellerinin uygulanmasında ön tedavi uygulamasına veya mutant model kullanımına ihtiyaç duyulabilmektedir. Bu araştırmada, çeşitli çalışmalarda deneysel modeller olarak kullanılmış ve kullanılmaya devam eden intrinsik ve idiyosenkratik deneysel DILI modelleri karşılaştırılarak avantaj ve dezavantajları ayrıntılı şekilde açıklanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Hepatotoksisite, ilaç toksisitesi, intrinsik, idiyosenkratik

Derleme Makalesi | Tıpta Yenilikçi Yaklaşımlar Dergisi Cil. 2 (2)
Mezenkimal Kök Hücreler ve Endotel Hücreler Üzerindeki Etkileri

Yasemin Tin Arslan

ss. 65 - 76   |  DOI: 10.29329/jiam.2021.411.4

Özet

Vücudumuz kas, kalp ve yağ gibi 200’ü aşkın hücreden meydana gelmiştir. Bütün bu hücrelerin temel kaynağını kök hücreler oluşturmaktadır. Kök hücreleri iki temel özellikleri göz önünde bulundurmak suretiyle sınıflandırmak mümkündür. Bunlardan ilki farklılaşma özelliklerine göre diğeri ise köken aldıkları temel doku esas alınarak yapılan sınıflandırmadır. Farklılaşma kapasitelerine göre ise totipotent, pluripotent, multipotent ve unipotent olmak üzere 4 kısımda incelenir. Köken aldıkları dokuya ise göre embriyonik ve erişkin kök hücreler olmak üzere iki gruba ayrılır. Erişkin kök hücre sınıfında yer alan mezenkimal kök hücreler, hasar almış olan dokularda tamiri gerçekleştirmektedirler. Yaraların onarımı ve tedavi aşamasında önemli roller üstlenirler. Bu süreçte, salgıladıkları faktörler ile bağışıklık ve endotelyal hücrelerin çoğalması ve migrasyonuna katkıda bulunurlar. Bu çalışmada mezenkimal kök hücrelerin genel uygulamalarının yanı sıra sahip olduğu rejeneratif ve reparatif etkileri ile bunların gerçekleşme mekanizmalarının özetlenmesi amaçlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Mezenkimal kök hücre, endotel, rejeneratif, reperatif